Ezan oldum dinmedim, bayrak oldum inmedim, şehit oldum ölmedim. Adım Müslüman soyadım Türk benim...
  • ULVİ HOCAM NURKUL HOCAM 3700 GÜN 10 YIL OLDU LÜTFEN GELİN SİZİ ÇOK ÖZLEDİK.. İlimyuvası Yönetim İletişim ilimyuvasi.com@gmail.com

Kurtuluş Savaşı Kahramanı Yörük Ali Efe

F@lsefe

Uzman Onbaşı
“Bir fert ne kadar yüksek ve kahraman olursa olsun, millete iyilik yaptim diyemez ancak hizmet ettim diyebilir”
Yörük Ali Efe
“”Aydin’in bu dogru özlü ve fedakar evlatlari, Bolu ve Düzce havalisinde memleketimizi gavurlarin esaretine düsürmeye çalisan hainleri pek kahramanca ve fedakarca bastirdilar. Vatanimiza büyük hizmetler ifa ettiler. Allah iki cihanda aziz etsin. Kendilerine Büyük Millet Meclisi’nin kalbi ve samimi tesekküratini takdim eder, gözlerinizden öperim.”
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal
Osmanli Imparatorlugu’nun son döneminde Bati Anadolu’da yayginlasan gruplara “EFE” denilmistir. Genelde Ege kirsal alaninda tek tek ya da gruplar halinde yasayan cesur, gözü pek, dürüst, mert ve dost kisilerdir. Baskanlari “Efe”, yardimcilari “Zeybek” ve “Kizan” adiyla anilir. Efelik 10.y.y.’ in sonunda Yusuf Pasa ile baslamis olup, en bilinenleri, 17.y.y. da Sivri Bölükbasi, 19.y.y. da Atcali Kel Memet ve nihayet 20.y.y. da Yörük Ali’dir. Bu efeler adaletsizlige ve haksizliga ugradiklari gerekçesiyle hükümete baskaldiran silahli eylemcilerdir. Zenginden alip fakire vermisler, milli mücadele yillarinda kurtulus yanlisi savasçilar olmuslardir. Milli mücadele yillarinda bölgenin Yunanlilarca isgali karsisinda yörenin yurtsever asker, aydin ve din adamlari efeleri yurt savunmasina davet etmisler ve Yörük Ali Efe grubu olusturulmustur. Az sayida, daginik halde Yunan askerleriyle mücadeleye giren Yörük Ali Efe ile birlikte Demirci Mehmet Efe ve maiyetindekiler giderek artan direnis göstermis ve Yunan askerlerinin geri çekilmelerini saglayarak çok etkili olmuslardir.
Milli Mücadele kahramanlarindan Türk milis albayi Yörük Ali Efe 1896 yilinda Aydin ilinin Sultanhisar ilçesinin Kavakli yöresinde dogdu. Aydin bölgesi yörüklerinin Saritekeli asiretinden olan Yörük Ali Efe, Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe’den sonra Kuvay-i Milliye’nin Encümenin önemli kisilerindendi.
Kurtulus Savasi’nin ilk basarili mücadelesi efeler komutasinda Aydin’da yapilmistir. Milli Mücadelemizin ilk topu, yine efeler komutasinda Aydin’da patlatilmistir. Yörük Ali Efe’nin komutasinda kurulan Milli Aydin Alayi, halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadir.
Milli Mücadeleye katildigi zaman 23 yasindaydi. Daha önce, 1916′da askere alinarak Kafkas Cephesi’ne gönderildigi sirada askerden kaçmis, daga çikarak Alanyali Molla Ali çetesine katilmisti. Molla Ali çarpismada ölünce onun yerine çete basi oldu. Menderes Irmagini salla geçerken Jandarmanin pususuna düsen çetenin bütün elemanlari vuruldu, yalniz Yörük Ali salin ipini kesip akintiya kapilarak hayatini kurtarabildi. Bu olaydan sonra çetecilikten vazgeçerek eskiya avinda bir süre Hükümet’e yardimci olan Yörük Ali, Mondros Mütarekesinin ardindan ortalik karisinca çete kurdu. Yunanlilarin Izmir’e çikip içerilere dogru ilerlemeleri karsisinda, 1919 yilinda zeybekleriyle silahli direnisi baslatti. Balikesir kongresi kararlari dogrultusunda Nazilli cephesinde savasti. Yeni katilimlarla giderek genisleyen birliklerine “Milli Aydin alayi” adi kendisine de milis albayi rütbesi verildi. 1920 Kasiminda alayiyla düzenli ordu birlikleri saflarina katildi.
Killioglu Hüseyin Efe ile birlikte Milli Mücadeleye katilarak zaman zaman Yunanlilara baskinlar yapti. Yörük Ali Efe’nin gittikçe genisleyen ve Milli Aydin Alayi adini alan milis kuvvetleri Kurtulus Savasinda büyük yararliklar gösterdi ve Aydin’in Yunan isgalinden kurtulmasinda büyük rolü oynadi. Kurtulus Savasi sirasinda himayesindeki kizanlari ile Nazilli – Yenipazar – Sultanhisar ve Aydin cephelerinde düsmanla karsi karsiya savasan ve düsman birliklerini sürekli bozguna ugratan Yörük Ali Efe halk kahramani olarak bölge halkinin gönlünde taht kurmustu. Savas sona erince Istiklal madalyasi ile ödüllendirilen ve çetesini dagitarak Yenipazar’in Kavakli köyüne çekilen ve Yörük soyadini alan Ali Efe, Izmir’de geçirdigi tramvay kazasinda bacaklarini kaybederek sakat kaldi.1953 yilinda da öldü.
Günümüzde Kurtulus Savasi kahramanlarindan Yörük Ali Efe’nin Yenipazar ilçesindeki köskü aslina uygun bir sekilde restore edilerek müzeye dönüstürülmüstür.
Kurtulus Savasi’ndan Unutulmaz Sahnelerden Biri:
Yörük Ali Efe müfrezesini Yenipazar’a dogru giderken gören Rum isçilerin kaçmaya yeltenmesi ile baslar. Rumlarin kaçmalarina engel olan Efe, onlara yolluk verir ve Sultanhisar’daki kumandanlarina giderek Yörük Ali’nin teslim olarak Yunanlilara katilmak istedigini, bunun için ertesi gün Sultanhisar’a silahsiz gelecegini söylemelerini tembihler. Kosarak giden Rumlarin ardindan bakakalan kizanlar, Efelerinin hilesini anlayamazlar. Ancak ertesi gece sabah dogru Sultanhisar’in Malgaç Köprüsündeki karakolu basmaya giderken bu kurnazligi anlayacaklardir. Yunan Komutani Sultanhisar’da hazirlik yaparak Efe’nin teslim olmasini bekleyedursun, Malgaç’tan gelen silah sesleri, Türk Kurtulus Savasi’nin basladigini, Türk Milletinin ölmeden esareti kabul etmeyecegini ilan etmektedir. Yörük Ali Efe, Malgaç Çayi demiryolu köprüsü basinda kurulan Yunan karakolunu sabaha karsi yaptigi baskinla yok etmistir.
Yörük Ali Efe ile Ilgili Mehmet Ekizoğlu tarafindan derlenen bir ani:
Yörük Ali Efe’yi yakindan taniyanlardan Pasa Dede’nin onunla ilgili unutamadigi bir anisi var.
Yörük Ali Efe’de avi çok severdi. Bundan dolayi Yenipazar’da en çok görüstügü insanlar arasinda Nuri Edremit (Kadirlerin Ipçi Nuri) ve Piyancinin Pasa gibi usta avcilar yer aliyordu. Hatta bu avcilarin arasinda bu yüzden bir tartisma ve çekisme de çikmisti. Efe’nin çok güzel bir Ingiliz çifte kirmasi vardi. Bütün avcilarin gözü bu tüfekteydi. Herkes Efe’nin cömert ve genis gönüllü biri oldugunu bilirdi. Sevdigi dostlarindan biri istese kiramaz, verirdi. Çekisme de burada doguyordu. Efe tüfegini kime verecek?
Tüfegin hikayesi de bir ilginç… Bu tüfek aslinda Ingiltere’nin Izmir’deki konsolosu için özel olarak, bazi aksami gümüsten imal edilmis. Ancak konsolos kullanamadan ölünce tüfek esine kalmis. Konsoloslugun soförü Yörük Ali Efe’yi Milli Mücadele yillarindan taniyan eski zeybeklerden biriymis. Konsolosun karisinin tüfegi satacagini duyunca Yörük Ali Efe’ye haber vermis ve Efe epey bir para verip tüfegi satin almis ve konsolosun hanimi da tüfegi böyle meshur birine sattigindan pek memnun olmus.
Böylece havalinin en modern ve degerli çiftesi artik Yörük Ali Efe’dedir. Zaman su gibi akip geçer. Efe yaslanir ve hastalanir; ancak hala, arabayla da olsa çarsiya çikabilmekte, ava bile gidebilmektedir. Hastaligi henüz agirlasmamistir. Buna ragmen gününün çogunu evinde ve fabrikasinda geçirir.
Yenipazar’da herkes Efe’nin tüfegi kime verecegini merak etmektedir. Çünkü avcilardan özellikle iki kisiyi çok sever. Birisi Kadirlerin Nuri, öteki Piyancinin Pasa. Her ikisinin de tüfegi çok istedigi bilinmektedir. Efe, daha çok Nuri’ye vermek ister. Çünkü Nuri hem yasça, hem de tabiat olarak Efe’ye daha yakindir.
Bir gün Yörük Ali Efe (Yenipazarlilarin deyimiyle Koca Yörük), Ipçi Nuri’yle ava çikar. Sikilari (fisekleri) Nuri yapmistir; ama kurnaz Nuri, Efe’nin fiseklerini bozuk yapmis; kendininkilere ise iyice özenmistir. Niyeti, Efe atislardan memnun olmayinca suçu tüfege atmak ve bu sekilde bozuk tüfegi kolayca almaktir. Gerçekten de Efe atar atar, vuramaz. Nuri ise attigini düsürmekte ve Efe’nin tüfegine mahana bulmaktadir. Ancak zeki Yörük Ali durumu anlar. “Ver bakem senin fisekleri…” diyerek Nuri’nin fisekleriyle dener. Kuslar çaput gibi düsmeye baslayinca Nuri kizarir. Foyasi meydana çikmistir. Efe, Nuri’ye hiçbir sey söylemez ama tüfegi ona vermekten de vazgeçer.
Bir gün Pasa’ya “Efe seni çagiriyor” derler. Isini birakip hemen Efe’nin evine varir. Efe divanda oturmaktadir. Selam verir, dinelir. Efe yumusak bir sesle çagirarak onu yanina oturtur. Uzunca bir süre dereden tepeden sohbet eder, islerden konusurlar. Aksam olur, Efe yemek hazirlanmasini söyler. Pasa kalkmaya yeltenir, ama Efe’nin müdahalesiyle yemege kalir.
Öyle bir sofra hazirlanir ki yemekten sonra Pasa’nin “karni dibek gibi” olmustur. Kahveler içilirken Pasa artik kalkma vakti geldiginden kipirdanmaya baslar, bir yandan da Efe’nin kendisini ne diye çagirdigini merak etmektedir. Efe avdan, tüfeklerden bahseder, yavas yavas konuya gelir. Birden sorar: “Benim çifteyi almak ister misin?” Pasa bu ani soru karsisinda o kadar heyecanlanir ki neredeyse fincanini düsürecektir. Efe kendisine çakmak çakmak gözleriyle bakmaktadir. “Efe bende senin tüfege verecek para ne gezer? Ben kooperatifte bir isçiyim” der. Pasa o zamanlar TARIS’te çalismaktadir. Koca Yörük kizmistir: “Sana para lafi eden mi oldu len! Sen istiyor musun, istemiyor musun, onu söyle!” Pasa gene ikirciklidir: “Istiyom emme..” Efe, Pasa’nin pahali fiyat söylemesinden korktugunu anlamistir; yumusar: “Merak etme oglum..”der, “Ben sana hemen para ver demiyorum, pamuklari toplayinca, istedigin zaman verirsin” deyince Pasa’nin yüzü güler. Uzatmayalim Efe, tüfegini degerinin yarisi sayilabilecek bir fiyata Piyancinin Pasa’ya satar.
Pasa Dede parayi ne zaman, nasil verdigini hatirlamiyor; ancak “Efe’nin agzindan bir daha para lafinin çiktigini duymadim” diyor.Pasa’nin avciligi asil bundan sonra baslar. Efe ile bir çok ava katilir. Hala Kadirlerin Nuri ile çekismektedir. Efe, sonra Nuri’ye filintasini hediye ederek onun da gönlünü almistir. Ikisi de çok ustadir ve yenisememektedirler. Bu tatli rekabet sürer gider.
“Ben hayatimda Yörük gibi atici adam görmedim” diyordu Pasa Dede…
 
Üst Alt