Ezan oldum dinmedim, bayrak oldum inmedim, şehit oldum ölmedim. Adım Müslüman soyadım Türk benim...
  • ULVİ HOCAM NURKUL HOCAM 3700 GÜN 10 YIL OLDU LÜTFEN GELİN SİZİ ÇOK ÖZLEDİK.. İlimyuvası Yönetim İletişim ilimyuvasi.com@gmail.com

Cübbeli Hoca’nın uğradığı ihanetler ve çektiği sıkıntılar

200.jpg



Cübbeli Ahmet Hoca, düşmanlarından çekmediği zulmü hep yanına sokulan menfaatçi, iş bilmez insanlardan çekti. Cübbeli Hocamız insanların geçmişini vs. araştırmadığı, araştırma ihtiyacı görmediği için bu hatalar tekerrür etti. Halbuki böyle önemli bir hizmet, kişisel meseleler herkese teslim edilmemeli veya bu kişilerin ne olduğu iyice araştırılmalıydı.. İşte Cübbeli Hocamızın dilinden uğradığı ihanetlerden bazıları:


Malumunuz vechile; 28 Şubat süreciyle başlayan 15 yıllık şu bedbaht dönemde bu fakir kardeşiniz birçok maddi manevi ihtilallere maruz kalmıştır. Bunun da sebebi hiç şüphesiz konuştuğum hakikatlerin, gücü elinde bulunduranların işine gelmemesi ve bu hak sesi susturma çabasına girişmeleridir.

Bu meşûm zamanda zarfında babamın iflas ettirilmesi, vakfımın kapatılması, Çavuşbaşı’nda bulunan külliyeme el konulması, “Deprem İlahi ikazdır” dediğim için 2 sene 7 ay 3 gün hapis cezasına çarptırılıp 2000 senesinde başlayan ve 2002 nihayetinde sona eren çileli hapis sürecine maruz bırakılmam, yazılarımı yayınlayan Beyan Dergisi’nin ve adım kullanılarak para toplanıp kurulan Beyan Radyosu’Nun yöneticilerini ihaneti sebebiyle bu müesseselerin kapatılması, el yazma Mushaf ve levhalarıma el konulması, sahip olduğum iki Afgan seccadesinden dolayı yıllarca kaçakçılıkla yargılanmam, sonra on sene yanımda hizmet etmiş bir hainin iftira ve ihaneti nedeniyle uydurulan jetski hadisesiyle itibarsızlaştırılmaya çalışılmam ve mubarek Ramazan’da 15 gün kadar ehli sünnetin bu nedenle mahzun kılınması, 2011 yılının sonunda “insan ticareti” ve “çeteye destek” gibi uydurma suçlarla bir sene hapse atılmam, halen mahkemenin devam etmesi ve sanki kaçacakmışım gibi her hafta imzaya mecbur edilerek yurtdışına çıkmamın engellenmesi gibi bu sayfalara sığmayacak kadar bir çok bela ve musibete maruz kalmam düşünüldüğünde, Merhum Erbakan Hocamızın Başbakanken partisi kapatıldığında sarfettiği “Milli görüş hareketinin serüveni takip edildiğinde, başımıza gelen bu hadise nokta gibidir.” Mealindeki hikmetli sözü gibi, benimde başıma gelenler düşünüldüğü zaman hapse girişimin ardından teliflerimi tevdi ettiğim şirket tarafından ücretim ödenmeyerek en zor zamanda yardımsız bırakılmam, üstelik herkese telefon açılıp benim için yalan yere yardım toplanması, böylece fakir fukaranın sömürülmesi, dergi basacağız diye ilave paralar istendiği halde derginin basılmaması, bünyede çalışan bazı kimselerin namaza devamsızlığı ve ahlak dışı işlere bulaşmaları gibi birçok nedenle Arifan Dergisinin ve Arifan Yayınlarının kapatılması yani Kasr-ı Arifan’dan tekrar Kasr-ı Hinduvan’a dönüşün başlaması da evvelce yaşadıklarıma nispetle bir nokta kadar bile değildir.

Cübbeli Hocamızın yaşadığı olaylar gerçekten de ibretlerle dolu. Hem güvendiği eleman ve şirket sahiplerinden hem de susturulmak istendiği çevrelerden görmediği işkence ve eziyet kalmadı. İhanetlerin ardı arkası kesilmedi. Hapse atmaya doyamadılar… Onlarca hastalık da cabası.

Şimdi İslam davasında olan bizler ve sizler bir düşünelim. Cübbeli Hoca’nın hastalıklarının yüzde biri, başına gelenlerin onda biri başımıza gelse ne halde oluruz? Başlarız hemen “bu dini biz mi kurtaracağız, bize mi kaldı doğruyu söylemek” demeye. İşte çoğu da öyle yapıyor ve kısa yoldan köşeyi dönüyor. Cübbeli Hoca ise batıla teslim olmuyor, yılmıyor, yıkılmıyor. Aksine toparlanıyor ve yoluna daha güçlü devam edeceğini yaptığı hizmetlerle gösteriyor.

Maddi olarak destek olamıyorsak da sessiz gecelerde, namazların ardından ve her aklımıza geldiği zaman dualarımızda unutmayalım.
 
Üst Alt