hanne
Uzman Çavuş
BENİM DE GÖZÜMÜN YAŞINI SİLER MİSİN?
Ey Resul ! Ey Yar …
Ey; gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan nebi!.
Ey; Yaradan’ın en guzel eseri!. “Sen olmasaydın, sen olmasaydın.. alemleri yaratmazdım!.” dedigi!. Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!.
Ey; insanoğlunun ufku -en güzel insan.. Allah’ın sevgilisi, kainatın gozbebeği!.
Sen den şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.. şefaat edermisin?.
Ey; kupkuru çölleri cennete ceviren gül!.
Ey; gönlünden gül dökülen resul!.
Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen.. gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen resul!.
Benim de gözümün yaşını siler misin?.
Küçük kız çocuğunun tuttuğu gibi tutsam elinden; yüreğimden binlerce kuş uctu, bin’i de öldü desem.. bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?.
Ey; Islam’ın peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en guzel çiçeği!.Ama mahzun, ama kederli…Daima düşüncede, daima hüzün icinde ömründe, bir defa bile, kahkahayla gülmemiş.. gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!.
Gözlerimi yumsam, ve; hulyana dalsam.. o gül kokulu gülüşün ile, benim de gözlerimin içine güler misin?. Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma,tutunduğum olmuşsa sana ve senin sevdana.. işte onun, işte onun hatrına!.
Ey; gözünü sevdiğim, özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!.
Ey; gönlümün sultanı efendim!. Ümidim, muradım, kurtarıcım, mujdecim…Seninle Kevser havuzunun başında bulusabilecek miyim?. desem.. bulundugun yerden, yureğime bir damla su serper misin?.
Seni sevsem!. Cok, cok sevsem!. Öyle cok sevsem ki; sen koksa özüm, yüreğim.. sen koksa nazım, edam.. gönlüm sen dolsa, benim herşeyim sen olsan ! Ali’n, Fatıma’n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.. sen de; beni, onları sevdiğin gibi sever misin?
Ey; bize bizden daha ziyade merhamet eden!. “Ümmetim, ümmetim!.” diyerek, üstümüze titreyen!.
Ey; en ziyade muhtacımız, en cok isteyenimiz!. Bizi, Hak’tan dileyenimiz!.
Sen, umanı umutsuzluğa düşürmezsin!. Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!.
Asr-ı saadet’ten değilim!. Kokladığın gül, soludugun hava, yediğin hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladıgın kum dahi değilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!.
Lakin; ben, senin.. “Kardeşlerim!.” dediğindenim!. Ve; sana ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin; daha hala sevgili Veysel Karani’nin tırnağının ucu misali bile değilim, desem.. bana da hırkandan gonderir misin
Doğduğun günün, gecenin hürmetine.. bu gün ve gece; yüreğime, bir nur olup düşer misin?.
Sevgili Peygamberim!. Rabbim; sana ve, senin al ve ashabına.. ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin;
Amin…Amin…Amin…
alıntı
Ey Resul ! Ey Yar …
Ey; gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan nebi!.
Ey; Yaradan’ın en guzel eseri!. “Sen olmasaydın, sen olmasaydın.. alemleri yaratmazdım!.” dedigi!. Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!.
Ey; insanoğlunun ufku -en güzel insan.. Allah’ın sevgilisi, kainatın gozbebeği!.
Sen den şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.. şefaat edermisin?.
Ey; kupkuru çölleri cennete ceviren gül!.
Ey; gönlünden gül dökülen resul!.
Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen.. gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen resul!.
Benim de gözümün yaşını siler misin?.
Küçük kız çocuğunun tuttuğu gibi tutsam elinden; yüreğimden binlerce kuş uctu, bin’i de öldü desem.. bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?.
Ey; Islam’ın peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en guzel çiçeği!.Ama mahzun, ama kederli…Daima düşüncede, daima hüzün icinde ömründe, bir defa bile, kahkahayla gülmemiş.. gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!.
Gözlerimi yumsam, ve; hulyana dalsam.. o gül kokulu gülüşün ile, benim de gözlerimin içine güler misin?. Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma,tutunduğum olmuşsa sana ve senin sevdana.. işte onun, işte onun hatrına!.
Ey; gözünü sevdiğim, özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!.
Ey; gönlümün sultanı efendim!. Ümidim, muradım, kurtarıcım, mujdecim…Seninle Kevser havuzunun başında bulusabilecek miyim?. desem.. bulundugun yerden, yureğime bir damla su serper misin?.
Seni sevsem!. Cok, cok sevsem!. Öyle cok sevsem ki; sen koksa özüm, yüreğim.. sen koksa nazım, edam.. gönlüm sen dolsa, benim herşeyim sen olsan ! Ali’n, Fatıma’n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.. sen de; beni, onları sevdiğin gibi sever misin?
Ey; bize bizden daha ziyade merhamet eden!. “Ümmetim, ümmetim!.” diyerek, üstümüze titreyen!.
Ey; en ziyade muhtacımız, en cok isteyenimiz!. Bizi, Hak’tan dileyenimiz!.
Sen, umanı umutsuzluğa düşürmezsin!. Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!.
Asr-ı saadet’ten değilim!. Kokladığın gül, soludugun hava, yediğin hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladıgın kum dahi değilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!.
Lakin; ben, senin.. “Kardeşlerim!.” dediğindenim!. Ve; sana ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin; daha hala sevgili Veysel Karani’nin tırnağının ucu misali bile değilim, desem.. bana da hırkandan gonderir misin
Doğduğun günün, gecenin hürmetine.. bu gün ve gece; yüreğime, bir nur olup düşer misin?.
Sevgili Peygamberim!. Rabbim; sana ve, senin al ve ashabına.. ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin;
Amin…Amin…Amin…
alıntı